Haberler / Blog

262024
Güneş enerjisi sektörü 2050 yılına kadar, dünya genelinde 27 milyondan fazla yeşil iş yaratabilir.

Uluslararası Güneş İttifakı (ISA), Boston Consulting Group (BCG) iş birliğiyle, Bakü’deki COP29 zirvesinde güneş enerjisinin potansiyelini vurgulayan önemli bir rapor yayımladı. “Ekonomik, Sosyal ve Çevresel Eşitliği Geliştirmede Güneşin Rolünü Serbest Bırakmak” başlıklı çalışma, küresel zorluklara karşı güneş enerjisi odaklı stratejiler sunuyor.

Rapor, 2050 yılına kadar küresel güneş kapasitesinin 20 kat artırılmasını hedefleyen üç senaryo sunarken, güneş enerjisinin dönüşüm gücünü vurguluyor ve şu başlıklarda önemli çıkarımlarda bulunuyor:

1. Enerji Erişimini Genişletmek:
Güneş enerjisi, özellikle düşük gelirli ülkelerde, 1 milyardan fazla insana güvenilir enerji sağlama potansiyeline sahip. Şebeke bağlantılı veya merkezi olmayan sistemlerle enerjiye erişim artırılabilir.

2. Ekonomik Büyümeyi Desteklemek:
2050 yılına kadar güneş enerjisi sektörü, dünya genelinde 27 milyondan fazla yeşil iş yaratabilir. Bu durum, özellikle kadınlar ve dezavantajlı topluluklar için yeni fırsatlar anlamına geliyor.

3. Emisyonları Azaltmak:
Güneş enerjisinin yaygın kullanımı, küresel sera gazı emisyonlarını yüzde 25 azaltarak Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefinin tutturulmasına katkı sağlayabilir.

4. Maliyet Avantajları:
En ölçeklenebilir yenilenebilir kaynak olan güneş enerjisinin üretim maliyetlerinin 2050 yılına kadar yüzde 60 düşmesi bekleniyor. Bu durum, güneş enerjisini daha erişilebilir ve ekonomik hale getiriyor.

Rapor, gelişmiş ülkelerden küçük ada devletlerine kadar farklı grupların ihtiyaçlarına yönelik özel stratejiler öneriyor. Enerji depolama teknolojileri, kamu-özel sektör ortaklıkları ve yatırım çekme politikaları gibi konular da ele alınıyor. Rapora göre, güneş enerjisi, ekonomik, sosyal ve çevresel zorlukların çözümünde kilit bir rol oynayarak küresel eşitliği teşvik edebilir.

Devamını Oku
172024
Türkiye’nin güneş enerjisi gücünün 2035’te 53 GW’a ulaşması hedefleniyor.

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Genel Sekreteri Hakan Erkan'ın açıklamalarına göre, 2035 yılına kadar güneş enerjisindeki kurulu gücün 53 GW'a ulaşması planlanıyor. Şu an 18,5 GW olan kurulu güç, her yıl ortalama 3-3,5 GW'lık yeni tesislerle bu hedefe ulaşabilecek.

Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrisi Derneği (GENSED) Genel Sekreteri Hakan Erkan, AA muhabiri Okan Coşkun’a yaptığı açıklamada, Türkiye’nin güneş enerjisi potansiyelinin birçok Avrupa ülkesine kıyasla çok daha yüksek olduğunu belirtti. Ülkenin geniş coğrafyasında, uzun güneşlenme süreleri sayesinde güneş enerjisinde büyük bir büyüme potansiyeli bulunduğunu dile getiren Erkan, bu hedefe ulaşmak için gerekli adımların atılmakta olduğunu söyledi.

Erkan, “2035 için 53 GW’lık bir hedefimiz var. Bugün 18,5 GW’tayız. Her yıl 3-3,5 GW’lık kurulumlarla bu hedeflere ulaşabiliriz. Sektördeki tüm oyuncular bu kapasiteye sahip. Ancak yatırımcılar için özellikle finansman tarafında iyileşmelere ihtiyaç var. Yüksek faiz oranları yatırımcıların kararlarını etkiliyor.” dedi. Arazi ve trafo kapasitelerinin de bu yatırımların gerçekleşmesi için önemli olduğunu belirten Erkan, özellikle sanayicilerin karbon ayak izini azaltmak adına güneş enerjisine yatırım yapmak istediğini vurguladı.

Türkiye’de güneş enerjisine yönelik yatırımların giderek arttığını söyleyen Erkan, verilen teşviklerin bu artışta önemli bir rol oynadığını ifade etti. Güneş enerjisinin temiz bir yatırım olmasının yanı sıra, geri dönüşüm süresinin de kısa olduğunu belirten Erkan, gerekli finansal ve yasal düzenlemelerin yapılması halinde hedeflere çok daha kısa sürede ulaşılabileceğini ekledi.

Kamusal ve özel sektörün güneş enerji santralleri kurulumlarının hız kazandığını belirten Erkan, “Her geçen gün daha fazla tesis kuruluyor, bu da ülkemizin enerji bağımsızlığına katkı sağlıyor.” dedi.


Devamını Oku
232024
Türkiye, çok daha yüksek rüzgâr ve güneş enerjisi hedefleri koyabilir.

Climate Analytics ve NewClimate Institute tarafından yayınlanan analiz, mevcut rüzgâr ve güneş enerjisinin yüzde 70’inden fazlasını oluşturan 11 ülkede, ulusal düzeyde ne kadar rüzgâr ve güneş enerjisi üretimine ihtiyaç olduğunu ve gereken yeni kapasiteyi inceliyor.

Analiz, Türkiye hakkında çarpıcı bulgular sunarken, Türkiye’nin 2023 yılında Avrupa’nın en büyük ikinci kömür yakıtlı elektrik üreticisi haline geldiği belirtiliyor. Analize göre, Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisinin yaygınlaştırılması için büyük bir potansiyel olsa da, Türkiye’nin elektrik sistemini ağırlıklı olarak yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışan bir sisteme dönüştürmek için daha fazla adım atılması gerekiyor.

Türkiye’nin rüzgâr ve güneş enerjisine geçişi 2023 yılında yavaşladı. Rüzgâr enerjisi üretimi ilk kez düştü ve Polonya, elektrik üretiminde güneş enerjisinin payında Türkiye’yi geçti.

Önümüzdeki on yıllarda Türkiye’nin elektrik talebinin artması bekleniyor. Rüzgâr ve güneş, yeni elektrik üretimi için en ucuz seçeneği sunuyor. Buna rağmen, kömür kullanımı 2021’den bu yana arttı, boru hattında çok sayıda fosil yakıt projesi var ve rüzgâr ve güneşe geçiş yavaşlıyor. Pahalı ve iklimi kirleten fosil yakıt kapasitesinin kilitlenmesini önlemek için Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarının kurulumunu daha fazla teşvik etmesi gerekiyor.

Analiz, Türkiye’nin güncel kapasite artış hızına dair önemli veriler de sunuyor. Buna göre:

  • Türkiye, mevcut rüzgâr ve güneş enerjisi hedeflerini büyük bir farkla aşacak gibi görünüyor ve bu da çok daha yüksek hedefler koyabileceğini gösteriyor.
  • Türkiye’nin mevcut yenilenebilir enerji hedefleri, 2022 yılında yayınlanan Ulusal Enerji Planı’na göre 2030 yılına kadar 33 GW güneş ve 18 GW rüzgâra ulaşıyor.
  • Mevcut politikalar ve piyasa koşulları altında, 2022 yılında 11 GW olan güneş enerjisi kapasitesinin 2028 yılında 39 GW ‘a ulaşacağını tahmin edilirken, 2022’de 11 GW olan rüzgâr kapasitesinin 2028’de 18 GW ‘a ulaşacağı öngörülüyor. Dolayısıyla Türkiye, mevcut rüzgâr ve güneş enerjisi hedeflerini aşma yolunda ilerliyor.
  • Önümüzdeki yıl hükümetin güncellenmiş ulusal katkı payında yeni 2035 hedeflerini sunacak. Yenilenebilir enerji kaynaklarını enerji talebi ve iklim hedefleri doğrultusunda artıracak hedefler, 2035 yılında 122 GW güneş enerjisi ve 30 GW rüzgâr enerjisi kapasitesine ulaşılmasını sağlayacaktır.
  • Analizde, Türkiye’nin de taraf olduğu Paris Anlaşması’nın 1,5C hedefi ile uyumlu politikalar geliştirilebilmesi için gerekli olan güneş ve rüzgâr kapasitesine dair veriler de sunuluyor.  Bu kapsamda, Türkiye’de rüzgâr ve güneş enerjisi üretiminin 2030 yılına kadar üç ila dört kat artması ve 2022 yılında 50 TWh olan üretimin 2030 yılında 160-215 TWh’ye ulaşması gerekiyor. Bu da 2030 yılına kadar yaklaşık 62 GW güneş enerjisi ve 27 GW rüzgâr enerjisi kurulumunu gerektiriyor. Bu, 2035 Ulusal Enerji Planı tarafından belirlenen rüzgâr ve güneş enerjisi kapasite hedeflerine beş yıl erken ulaşmaya eşdeğer olacaktır.
  • Climate Analytics’ten Dr. Neil Grant, “Türkiye’nin mevcut politika planları, 1,5°C hedefiyle uyumlu gereken hıza ulaşmak için kolaylıkla biraz daha hızlanabilir. Ülke, bol yenilenebilir kaynaklarından yararlanmak için harika bir konumda. Ancak, piyasa sinyalleri ters yönü işaret etmesine rağmen fosil yakıt üretimini tercih etme tehlikesiyle karşı karşıya.” açıklamasını yapıyor.

Devamını Oku
232024
Küresel Güneş Enerjisi Kapasitesi, Nükleer Enerjiyi 5 kat aştı !

Dünya Nükleer Endüstrisi Durum Raporu (WNISR) dünyanın kurulu güneş enerjisi kapasitesinin nükleer enerjiyi neredeyse beş kat aştığını ortaya koyuyor. Güneş enerjisinin hızlı yükselişi, enerji sektöründe önemli değişimlere yol açıyor. Son verilere göre, güneş enerjisi sistemleri, nükleer enerjiye kıyasla 5 kat daha verimli hale geldi. Uzmanlar, güneş enerjisi maliyetlerinin düşmesi ve verimlilikteki artışın bu farkı yarattığını belirtiyor.

Raporda güneş enerjisi ile nükleer enerji arasındaki büyüme farkının net bir tablosu ortaya konuyor. Rapora göre, Haziran 2024’ün sonunda, dünya çapında 408 operasyonel nükleer reaktör 367 GW güç üretiyordu. Buna karşılık, güneş enerjisi kapasitesinin aynı zamana kadar yaklaşık 2 TW’a ulaştığı tahmin ediliyor.

Geçmişte yüksek maliyetler ve depolama sorunları nedeniyle yaygınlaşmakta zorlanan güneş enerjisi, teknolojideki gelişmeler sayesinde büyük bir sıçrama yaptı. Şu an, hem maliyet açısından daha avantajlı hem de çevresel etkiler açısından çok daha sürdürülebilir bir seçenek olarak öne çıkıyor. Nükleer enerji ise uzun süredir güvenilir bir kaynak olarak görülse de, inşaat süresi ve maliyetlerin yüksekliği bu enerji kaynağını ikinci plana itmeye başladı.

Rapora göre, önemli bir nükleer güç olan ABD’de inşa halinde reaktör bulunmazken, ABD’de inşaat lisansı için tek başvuru, henüz lisansı alınmamış küçük ölçekli bir proje olan Bill Gates’in Natrium reaktörü için. Geçtiğimiz yıl sadece beş yeni nükleer reaktör devreye alınırken, aynı sayıda reaktör kapatıldı. Araştırmacılar raporda belirttiği üzere, 2023’te 5 yeni nükleer reaktör (5 GW) devreye alındı ​​ve 5’i kapatıldı (6 GW), böylece kapasitede net 1 GW düşüş oldu. Araştırmacılar ayrıca 2004-2023 arasında dünya çapında 102 girişim ve 104 kapanış olduğunu vurguladılar.

Güneş enerjisinin yaygınlaşmasının arkasındaki bir diğer önemli faktör ise hükümetlerin ve özel sektörün bu alana yaptığı yatırımlar. Özellikle enerji depolama teknolojilerindeki ilerlemeler, güneş enerjisinin daha istikrarlı bir şekilde kullanılabilmesini sağlıyor. Rapor ayrıca, küçük modüler reaktörlerin (SMR’ler) geleceğine de bakarken, Batı’da SMR’lerin hiçbir tasarım sertifikası veya inşaatı yapılmadığını ve birçok SMR projesinin gecikmelerle veya iptallerle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.

Araştırma yazarları, “Yaygın algının aksine, nükleer güç, elektrik üretim teknolojileri için uluslararası pazarda alakasız kalmaya devam ediyor. Güneş enerjisi artı depolama, politika kararlarının mevcut endüstriyel gerçekliklere uyarlanması için oyun değiştirici olabilir.” çıkarımı yapıyor.

Devamını Oku